BAĞIMSIZ VE DEVRİMCİ SİNEMALAR
#DOSYA 08’E GİRİŞ: BAĞIMSIZ VE DEVRİMCİ SİNEMALAR
SOVYET SİNEMASI’NDA BİR ÖNCÜ: EDUARD TİSSE’NİN EİSENSTEİN SİNEMASINA KATKISI ÜZERİNE KISA BİR DENEME
Bergan, Eisenstein’ın biyografisinde, üç önemli Sovyet sanatçısı Eduard Tisse, Grigoriy Alexandrov ve Sergei Eisenstein’in tanıklık ettiği bir iş kazasını bu şekilde betimlemektedir. Bir prova esnasında, Alexandrov’un bir anlık dikkatsizliği nedeniyle Tisse ölümden kıl payı kurtulur ve “sinema tarihinin akışı” olduğu gibi kalır. Bir açıdan, Bergan’ın burada öne sürdüğü temel önerme, sinema tarihine yön veren Eisenstein sinemasının Tisse’nin katkıları olmaksızın aynı tarihsel konuma sahip olamayacağıdır
Suruç Katliamı’nın filmi “Gitmek”
Çok geniş bir ölçek vardı karşımızda aslında; 33 insanın hayatı, dolayısıyla onları tanıyan, tanıklık edebilecek onlarca insan, katliamdan sağ kurtulabilmiş olanlar. Aklıma ilk gelen şey görsel-işitsel bir arşiv oluşturmaktı. Dolayısıyla adeta arkeologların inşaat alanlarında yaptığı kurtarma kazısına benzer bir şekilde onlar hakkında ulaşabildiğimiz her görüntüyü, tanıklığı, hatırayı toplamak ve güvenli bir yerde muhafaza etmek gerektiğini düşündüm.
PICK UP YOUR PHONE AS A WEAPON!
TELEFONUNU SİLAH OLARAK KULLAN!
“DİKKAT. KAMERA. MOTOR”
ÇARK: TARİHSEL DÖNÜŞÜM YILLARINDA HİÇ DEĞİŞMEYENE ODAKLANMAK
YILMAZ GÜNEY SİNEMASINDA ULUS VE ULUSAL KİMLİK İNŞASININ TEMSİLİ FRAGMANLARI: ENDİŞE, AĞIT VE HUDUTLARIN KANUNU FİLMLERİNİN ANALİZİ
Yılmaz Güney filmleri, Türkiye sinema tarihine ülkenin ekonomik, toplumsal ve siyasal sorunlarını etraflıca yansıtan, yetkin ve üretken bir sinema anlayışı armağan etmiştir. Güney’in filmlerinin dikkate değer bir bölümü, Anadolu halklarının toplumsal sorunlarını belirgin bir sınıf bilinci aracılığıyla derin bir incelemeye tabi tutar. Güney’in sahip olduğu sınıf temelli teorik bakış açısı, onun filmlerini Türkiye’de 1960-65 yılları arasında kendini gösteren ve dayanışma temasına dair hümanist bir vurgu taşıyan Toplumsal Gerçekçi sinema geleneğinden ayrıştırır (Daldal, 2013). Bu bağlamda, Güney’in sanatsal çalışmalarının çoğunda -anlatı yapısında belirli bir başkahramanın bireysel hikâyesine odaklananlar da dâhil olmak üzere-, Türkiye’nin sosyo-ekonomik dinamiklerine ışık tutan toplumsal bir tahkikatın ipuçlarını bulmak mümkündür.