“DİKKAT. KAMERA. MOTOR”

Ruşça’dan çeviren Zelal Konak

Yönetmenlik koltuğunda oturan kadınlar

Sayıları hiç de az olmayan kadın yönetmenlerin sadece bir kaçının ismi duyulmuş olsa da, Sovyet dönemi boyunca yönetmenlik koltuğuna 80’e yakın kadın oturmuştur. Bu kadın yönetmenlerden birçoğu övgüye değer görülüp ün kazanırken kimileri de eleştirilere ve yasaklara maruz kalmıştır. 

Olga Preobrajenskaya. Oyuncu, Yönetmen, Senarist

Ülkemizin (Rusya’nın) ilk kadın yönetmenlerindendir. 1916 yılının sonunda ilk filmini çeker. Barışnya-krestyanka (Köylü Kız) ismiyle çıkan bu film maalesef günümüze kadar korunamamıştır. Kinobyulleten (Sinema Bülteni) övgü toplayan film için  1918’de, Puşkin’in bu hikayesinin başarılı bir şekilde sahnelendiğini ve çekimin çok iyi olduğunu yazmıştır.

Preobrajenskaya, birkaç sene sonra deneyimlerine ilk devlet sinema okulunda ( şimdiki VGIK-Gerasimov Sinematografi Enstitüsü ) yaklaşık 10 yıl yaptığı eğitimcilik görevini de ekler. Sonra yine yönetmenliğe dönen Preobrajenskaya,  İvan Pravov ile birlikte çalışır. Oldukça başarılı olan iki ortak çalışmaları  Babı Ryazanskiye (Ryazan Kadınları) ve Pasledniy Atraktsiyon (Son Tur)  filmlerinden sonra  bu yönetmenlik düeti, Mihail Şolohov’un ‘Ve Durgun Akardı Don’ romanının uyarlaması için kolları sıvar. Katı ideolojik içeriği açısından çağdaş seyirciyi zorlasa da 1933 yılında Mosfilm’deki en yüksek hasılat bu ortak yapımın olur ve ikili, film yapmaya ‘Stepan Razin’, ‘Paren iz taygi’ (Taygalı Genç)  filmleri ile devam ederler.

Yönetmen Olga Preobrajenskaya’ya ait 13 film bulunmaktadır ve 1935’te RSFSC Onur  Sanatçısı ünvanına layık görülmüştür.

İskra Babiç. Yönetmen, Senarist

Yönetmen İvan Pyryev’in en iyi öğrencisi, yönetmenlik kariyeri boyunca adını sinema tarihine yazması için fazlasıyla yeterli olan 4 uzun metrajlı film çekmiştir.

Oldukça önemli  bir madalya ile emek kahramanı ünvanı alan köylü bir yetimin hikayesini anlatan ‘Polovodye’ (Sel) filminin alışık olunmayan bir tarzı vardı. Birçok Sovyet filmi, jeneriğin neşeli bir melodiyle akmaya başlamasıyla sonlanır, ama bu filmde durum farklıdır. Filmin esas kahramanı, sevilen ve özgür bir kadın olmayı arzular ve kabul edin ki bu, Sovyet sinemasının standartlarına göre oldukça kışkırtıcı, bir bakıma ahlak dışıdır. Hikaye etkileyici, merkezinde kadını tutan bir hal alır; kadın karakterlerini oluşturma ve yansıtma yöntemiyle yönetmenin yeteneği kendini hemen gösterir. Çok fazla övgü almayan filmden sonra  İskra Babiç yönetmenliğe tekrar başlayana kadar neredeyse 20 yıl geçecekti. Aralarında Berlin Uluslararası Film Festivali’nde aldığı ödül de dahil, kendisine bir dizi ödül getiren ‘Mujiki!’ (Köylüler!)  en önemli çalışması olarak kabul edilmektedir. Aynı yıl, Eldar Ryazanov’un Vokzal dlya dvoih (İki Kişilik İstasyon) ve Sergey Mikaelyan’ın Vlyublyon po sobstvennomu zhelaniyu’(Zorlama Aşk)  gibi ses getiren filmler çıksa da Sovyet işçilerinin yaşadıkları deneyimleri  yansıtan filmi, seyirciyi büyüledi ve Babiç 1982 yılında filmi en çok gösterilen yönetmen oldu.

 

Tatyana Lioznova. Yönetmen, Senarist

Sovyet seyircisinin belki de en sevdiği yönetmendir. Tri topolya na Plyuşihe  (Plyuşih’deki  Üç Kavak), Karnaval ve ikonik Semnadtsat mgnoveniy vesnı (Baharda On yedi An) TV dizisini çekmiştir. Lioznov, bir röportajında en sevdiği filmin yerli müzikallerden biri olan ve başrolünde İrina Muravyeva’nın oynadığı ‘Karnaval’ olduğunu itiraf etmiştir. Yönetmen, karşısına çıkan engelleri sürekli aşarak hedefinin peşinden giden genç bir kadını anlatan hikayede muhakkak kendisinin bir  yansımasını görür. Çünkü onun da yönetmenlik koltuğuna giden yolu hiç basit olmamıştır; VGIK‘teki ilk senesinde buradan uzaklaştırılmaya çalışılır ve hatta bununla kalınmaz, film stüdyosundan da kovulur.

Seyircinin bu filmi çok içten bir şekilde karşılamasına hayran kalan Eldar Ryazanov dahi filmin başarısını kıskanmıştır.

‘Semnadtsat mgnoveniy vesnı’ dizisi üstüne hala belgesel filmler ve TV programları yapılmaktadır. Bir Sovyet casusunu anlatan bu savaş draması büyük bir başarı elde etti; tüm ülke, kahramanların kaderlerini nefesini tutarak seyrederken , çok farklı meslek ve rütbeden seyirciler, diğer bölümde ne olacağını öğrenmek için yönetmeni arardı.

 

Larisa Şepitko.Yönetmen, Senarist, Oyuncu

Dovjenko’nun öğrencisi, hiçbir Sovyet yönetmenin ulaşmayı başaramadığı bir üne ulaşmıştır. 24 yaşında ilk uzun metrajlı filmi olan Znoy’u (Isı) çok zor bir ortamda, 40 derecelik sıcaklıkla Asya çöllerinde çeker. Genç kadın her insanın dayanamayacağı bu koşullarda, üst üste çekimler yaparak sağlam bir iradeye sahip olduğunu göstermiştir. Bu film, Şepitko’ya ilk şöhreti getirir. Ama, 1966’da yayınlanan ikinci filmi Krılya (Kanatlar) Sovyet kadınının en doğru ve içten tasvirlerinden biri olmuştur.

Çekimi için 4 yıllık izin aldığı Voshojdeniye (Tırmanış) en önemli filmidir. Faşistlerin tutsak ettiği iki partizanın kaderini anlatan bu film neredeyse yasaklanacak ve hiçbir zaman yayınlanmayacaktı, ama bunun aksine film gösterildi ve büyük bir ün kazandı. Yönetmenine, uluslararası festivallerde birbiri ardına ödüller getiren film, yaklaşık 40 ülkede yayınlandı.

 

Kira Muratova. Yönetmen, Senarist, Oyuncu, Montajcı

Kira Muratova’yı, gişe hasılatları, reyting ve ödüller dünyasında ayrı bir yere sahip ‘herkes için uygun olmayan’ film çeken tek yönetmen olarak adlandırmak yerinde olacaktır. Batılı yönetmenlerden esinlenmeyen Muratova ‘anti-Sovyet’ filmler çekmeyi de denemedi; onunki, farklı bir yaşamı anlatan başka bir filmdi.

Aslında Muratova’nın çalışmaları daha ilk bağımsız bantlarında eleştirilmiş ve dikkat çekmişti. 1971’de çekilen Dolgiye Provodı (Uzun Veda) , Sovyet sansürcülerinin halkın ve entelijansiyanın  muhalafetini kabul edilemez olarak değerlendirdikten sonra, kötü bir ünle tanındı. 

Muratova’nın, Sovyet döneminde çekilen en önemli çalışmalarından biri Asteniçeskiy Sendrom (Astenik Sendrom) olarak kabul edilir. İki kısa hikayede, depresyona gerçek bir övgü olan bu film iki Nika ödülü ve Berlin Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü kazandı. Başrolünde Renata Litvinova’nın oynadığı Veçnoye Vozvraşeniye (Ebedi Dönüş) filmini çektikten sonra  ( Muratova ve Litvinova’nın sanat birlikteliği yaklaşık 20 yıl önce başlar) yönetmen sinemayı bıraktığını açıklar. Film, Kira Muratova’nın yaratıcılığında önemli bir noktaya erişti; öyle ki eleştirmenler, Veçnoye Vozvraşeniye’yi  övmek için birbirleriyle yarıştılar.