#DOSYA 08: BAĞIMSIZ VE DEVRİMCİ SİNEMALAR

Bu dosyamızda, egemen ticari sinemaya karşı ezilenlerin kendi hikayelerini anlatma ısrarının vücut bulduğu bağımsız ve devrimci sinema pratiklerini ele alıyoruz. Lenin’in “sanatların en önemlisi” olduğunu belirttiği sinemaya farklı cephelerden bakma ihtiyacını bu dosyamızda da geçmiş dosyalarda olduğu gibi okurlarımızın desteğiyle çıkartıyoruz. 

Günümüzde bağımsız ve devrimci sinemalar konsepti çok geniş pratikler bütünü kapsamakta. Cep telefonu aktivizminden, ulusaşırı sinema pratiklerine, sinemaya dair politik ve estetik kaygılar, devrimci mücadelenin kendi varlık zeminini, pratik ve teorik biçimlerle inşa ettiği gibi, deneyerek ve arayarak gelişiyor. Dünyanın her bir köşesinde işçi sınıfı ve ezilenlerin mücadele pratikleri ya kendi sinemasını doğuruyor ya da sinemanın temel kaynaklarından biri haline geliyor. Bugün sinemanın bu politik olanı görme tarzını Marksist mücadelenin yetişmesi gereken bir alan olarak görmek, genç sinemacıları ve bağımsız sinemayı tarihsel olarak ola geldiği haliyle işçi sınıfı ve ezilenlerin estetiğinde harmanlamak gerekiyor. 

Rocha’nın sözleriyle “elde kamera, akılda fikir” ile… 

Dosyamız kapsamında Fatma Edemen’in #Dosya 08’e Giriş: Bağımsız ve Devrimci Sinemalar başlıklı metni bağımsız ve devrimci sinemaların tarihsel gelişimine göz kırpmak ve okuyucularımızı dosyaya hazırlamak için yer alıyor.

İrlanda Anti-Emperyalist Eylem, Telefonunu Silah Olarak Kullan adlı metninde cep telefonu aktivizmini ve Marksist film yapım pratiklerini tartıştırken; Cem Koç, Suruç Katliamı’nın Filmi: “Gitmek” ile filmin yönetmeni Mustafa Emin Büyükcoşkun ve yapımcısı Arzu Demir’le filmin yolculuğu üzerine söyleşiyor.

Dosyamızda, Zelal Konak‘ın Ruşça’dan çevirdiği, Anna Andreyevna’nın Sovyet kadın yönetmenleri tanıttığıDikkat. Kamera. Motor.” yazısıyla birlikte Ufuk Gürbüzdal’ın Sovyet görüntü yönetmeni Eduard Tisse’nin Eisenstein sinemasına etkisini tartıştığı, Sovyet Sineması’nda Bir Öncü: Eduard Tisse’nin Eisenstein Sinemasına Katkısı Üzerine Kısa Bir Deneme makalesi yer alıyor. 

Türkiye bağımsız ve devrimci sineması üzerine tartışmalar kapsamında ise Gürkan Demirtaş, Muzaffer Hiçdurmaz’ın Çark (1987) filmini incelediği yazısı Çark: Tarihsel Dönüşüm Yıllarında Hiç Değişmeyene Odaklanmak ile yer alırken, Ufuk Gürbüzdal, Yılmaz Güney sinemasının kimlik inşası üzerine etkisini Yılmaz Güney Sinemasında Ulus ve Ulusal Kimlik İnşasının Temsili Fragmanları: Endişe, Ağıt ve Hudutların Kanunu Filmlerinin Analizi makalesiyle ele alıyor.

İyi okumalar,

Fatma EdemenCem Koç 

Dosya Editörleri