FİNLANDİYA VE RUSYA

(Pravda Sayı: 46, 15 (2) Mayıs 1917)
İngilizcesinden Türkçeye çeviren: Onur Yılmaz

Finlandiya’nın Rusya’ya karşı tutumu günün konusu haline geldi. Geçici Hükümet, şimdilik ayrılık değil, sadece geniş bir özerklik isteyen Fin halkının talebini karşılayamadı.

Geçici Hükümetin demokratik olmayan, ilhakçı politikası geçen gün Rabochaya Gazeta1 tarafından formüle edildi ve “savunuldu”. Gazete bundan daha “zarar verici” bir savunma yapamazdı. Bu gerçekten temel bir mesele, tüm devlet düzeyinde öneme sahip ve en yakın ilgiyi hak eden bir konudur.

“Örgütlenme Komitesi inanmaktadır ki,” diye yazıyor Rabochaya Gazeta 42. sayısında, “Finlandiya-Rusya ilişkilerinin genel sorunu yalnızca Fin Diyeti2 ve Kurucu Meclis arasındaki bir anlaşma ile çözülebilecektir ve böyle de çözülmesi gerekmektedir. Bunu beklerken Fin yoldaşlar [Örgütlenme Komitesi Finlandiya Sosyal Demokratları ile görüştü] Finlandiya’da ayrı eğilimler artarsa, bunun Rus burjuvazisinin merkeziyetçi eğilimlerini güçlendireceğini akılda tutmalıdırlar.”

Bu, kapitalistlerin, burjuvazinin, Kadetlerin bakış açısıdır, proletaryanın değil. Sosyal-Demokrat Parti programı, tam ifade edersek devletin tüm ulusları için kendi kaderini tayin hakkını tanıyan 9. maddesi, Menşevik Sosyal-Demokratlar tarafından kaldırılıp bir tarafa atılmıştır. Onlar, aslında bu programı tanımaktan vazgeçtiler ve tıpkı, sürekli ordunun yerini genel silahlanmış halkın alması sorununda ve diğerlerinde olduğu gibi burjuvaziyle taraf oldular.

Kapitalistler ve Kadet Partisi de dahil olmak üzere burjuvazi, ulusların siyasi kendi kaderini tayin hakkını, yani Rusya’dan ayrılma özgürlüğünü hiçbir zaman tanımadılar.

Sosyal-Demokrat Parti, bu hakkı 1903’te kabul edilen programının 9. maddesinde tanımıştır.

Örgütlenme Komitesi, Fin Sosyal-Demokratlara Fin Diyeti ile Kurucu Meclis arasında bir “anlaşma” tavsiye ettiğinde, bu konuda, burjuvaziye taraf oldu. Bu konu hakkındaki gerçeği görmek için yapılması gereken yalnızca tüm aslî sınıfların ve partilerin pozisyonlarını karşılaştırmaktır.

Çar, sağcılar, monarşistler, Diyet ve Kurucu Meclis arasında bir anlaşmadan yana değiller, Finlandiya’yı Rus ulusuna tabi tutmaktan yanalar. Cumhuriyetçi burjuvazi, Fin Diyeti ile Kurucu Meclis arasında bir anlaşma yapmaya taraf. Sınıf bilinçli proletarya ve programlarına sadık olan Sosyal-Demokratlar, haklarından yoksun bırakılmış tüm uluslar gibi Finlandiya’nın Rusya’dan ayrılma hakkından yanadır. Karşımızda net, kesin ve tartışmasız bir resim var. Hiçbir şey yerine getiremeyen “bir anlaşma kisvesi altında” – ki bir anlaşmaya varılamazsa ne yapacaksınız? – burjuvazi aynı eski, boyun eğdirme ve ilhak çarlık politikasını sürdürüyor.

Çünkü Finlandiya, Fransız devrimini bastıran Napolyon ve diğerleri ile yapılan bir anlaşma sonucunda Rus çarları tarafından ilhak edildi. Eğer gerçekten ilhaklara karşıysak şunu söylemeliyiz: Finlandiya’ya ayrılık hakkı verin! Bu söylenene ve yerine getirilinceye kadar Finlandiya ile bir “anlaşma”, gerçekten özgür ve gönüllü bir anlaşma, sahte olmayan, gerçek bir anlaşma olamaz.

Anlaşma sadece eşitler arasında mümkündür. Anlaşma gerçek bir anlaşma olacaksa, boyun eğdirmeye sözel bir perde olmayacaksa iki tarafın da gerçek statü eşitliğine sahip olmaları gerekir, yani hem Rusya hem de Finlandiya anlaşmama hakkına sahip olmalıdır. Bu gün gibi aşikârdır.

Bu hak sadece “ayrılma özgürlüğü” ile ifade edilebilir. Finlandiya, ancak ayrılmakta özgür olduğunda gerçekten Rusya ile ayrılıp ayrılmayacağı konusunda bir “anlaşma” yapacak konumda olacaktır. Bu koşul olmadan, ayrılma hakkını tanımaksızın, “anlaşma” üzerine süslü sözler kuranlar kendini ve halkı aldatmaktadırlar.

Örgütlenme Komitesi, yalın bir şekilde Finlere ayrılık hakkını tanıyıp tanımadığını söylemeliydi. Komite ise, Kadetler gibi konuyu bulandırdı ve böylece ayrılma hakkını reddetmiş oldu. İlhak etmeye eş değer bir inkâr ile ezilen ulusların ayrılma hakkını inkâr ettiği için Rus burjuvazisine saldırmalıydı. Bunun yerine, Örgütlenme Komitesi Finlere saldırmakta ve onları “ayrı” (ayrılıkçı demeliydiler) eğilimlerin merkezci eğilimleri güçlendireceği konusunda uyarmakta! Başka bir deyişle, Örgütlenme Komitesi Finleri, ilhakçı Büyük Rus burjuvazisinin güçlenmesi ile tehdit ediyor – tam da Kadetlerin her zaman yaptıkları gibi, tam da Rodiçev ve işbirlikçilerinin ilhakçı politikalarını altında gizledikleri aynı kisve.

Burada, şu an “herkes”in bahsettiği ancak konuyla dürüst bir şekilde yüzleşmekten korktuğu ilhaklar meselesiyle ilgili açık ve pratik bir yorumumuzu ortaya koyduk. Ayrılma hakkına karşı olmak ilhaklara taraf olmaktır.

Çarlar, tıpkı köylü serflerini değiş tokuş eden toprak sahipleri gibi, diğer hükümdarlarla anlaşarak (Polonya’nın bölünmesi, Fin toprakları üzerine Napolyon ile yapılan anlaşma vb.) bir ulusu diğeriyle mübâdele eden kaba bir ilhak politikası izlediler. Cumhuriyetçi çizgiye geçen burjuvazi, aynı ilhak politikasını, daha sinsice, daha az açık bir şekilde, bir anlaşma yaparken gerçek eşitliği sağlayacak tek geçerli garantiyi, ayrılık hakkını ortadan kaldırırken bir “anlaşma” sözü vererek sürdürüyor. Örgütlenme Komitesi burjuvazinin kuyruğunda sürükleniyor ve pratikte onun tarafını tutuyor. (Bu nedenle Birzhevka3, Rabochaya Gazeta’nın makalesinin tüm dikkat çekici noktalarını yeniden basarken ve “Finlere Rus demokrasisinden ders” olarak adlandırdığı Örgütlenme Komitesi’nin Finlere yanıtını onaylarken oldukça haklıydı. Rabochaya Gazeta, Birzhevka‘dan gelen bu öpücüğü hak etti.)

Konferansında, proletarya partisi (“Bolşevikler”) ulusal sorunla ilgili kararında ayrılık hakkını bir kez daha onayladı.

Sınıfların ve partilerin hizalanışı açıktır.

Küçük burjuvalar, korkmuş bir burjuvazinin hayaletinin kendilerini korkutmasına izin veriyorlar – Menşevik Sosyal-Demokratlar ve Sosyalist-Devrimcilerin politikalarının tüm püf noktası bu. Ayrılıktan “korkuyorlar”. Sınıf bilinçli proleterler bundan korkmazlar. Hem Norveç hem de İsveç, 1905’te Norveç’in İsveç’ten özgürce ayrılmasından kazanç elde etti: İki ulus arasında karşılıklı güven oluşmasının yolunu açtı, onları gönüllü olarak birbirine yaklaştırdı, aptal ve yıkıcı sürtünmeden uzaklaştırdı, iki ulusun ekonomik ve politik, kültürel ve toplumsal karşılıklı çekim gücünü güçlendirdi ve iki ülkenin işçileri arasındaki kardeşlik ittifakını pekiştirdi.

Yoldaşlar, işçiler ve köylüler, Rus kapitalistlerin, Guçkov, Milyukov ve Geçici Hükümetin Finlandiya, Kurland, Ukrayna ve diğerlerine yönelik ilhakçı politikasından etkilenmeyin! Bütün bu ulusların ayrılma hakkını tanımaktan korkmayın! Uluslar Büyük Ruslarla ittifak fikrine zorla değil, gerçekten gönüllü ve gerçekten özgür bir anlaşma ile kazanılmalıdır – ki bu da ayrılık hakkı olmaksızın imkânsızdır.

Cumhuriyetimiz Büyük Rus olmayan ulusların ayrılma hakkını ne kadar kararlı bir şekilde tanırsa Rusya o kadar özgür olur, diğer uluslar bizimle ittifaka o kadar güçlü bir şekilde ilgi duyar, o kadar az sürtünme yaşanır, gerçek bir ayrılma o kadar nadiren gerçekleşir, ayrılma süreci o kadar kısa sürer ve uzun vadede Rus proleter ve köylü cumhuriyeti ile diğer tüm ulusların cumhuriyetleri arasındaki kardeşlik ittifakı o kadar sıkı ve kalıcı olur.

 

DİPNOTLAR

1 İşçilerin Gazetesi. Yazının yazıldığı dönemde Menşevikler tarafından yayımlanıyordu, çn.

2 Finlandiya Diyeti (Fince’de Suomen maapäivät ve daha sonra valtiopäivät; İsveççe’de Finlands Lantdagar), 1809-1906 yılları arasında Finlandiya Büyük Dükalığı’nın yasama meclisi ve İsveçli Riksdag hanedanının mirasçısıydı. Bugün valtiopäivät terimi, Finlandiya Parlamentosu’nun yıllık oturumu anlamına gelir; İsveççe’deki Riksdagen ise hem parlamentonun hem de oturumlarının adıdır. (en.wikipedia.org)

3 1880’de kurulmuş, Petrograd’da önce haftada 3-4 kez sonra günlük çıkan, ilkesizliği ve yozlaşmışlığıyla kötü-ünlü burjuva bir gazete. (http://marxism.halkcephesi.net/Lenin/RRCW17.html#en13)