Çevirenler: Barış Yıldırım ve Canan Kaplan
ÖZET
Bu makale 1960-1970’lerde ülke ekonomisinin yönetimi için otomatize edilmiş bir bilgi sisteminin teknolojik temeli olarak ulusal bir bilgisayar ağı geliştirmeye dönük çeşitli Sovyet inisiyatiflerini inceliyor. Bu tekliflerin Parti ve hükümet kurumlarının labirentlerinde dolaşıma girme, tartışılma ve gözden geçirilme mekanizmasını araştırıyor. Makale, farklı grupların –sibernetik meraklıları, matematiksel iktisatçılar, bilgisayar uzmanları, hükümet bürokratları ve liberal ekonomistler– ulusal bilgisayar ağı kavramını destekleme, eleştirme, yeniden şekillendirmede oynadığı rolleri inceliyor. Yazar, görünüşte teknik nitelikteki tekliflerin siyasi boyutuna, bilgi ve iktidar ilişkisine ve bilgisayar teknolojisi kullanıcılarının dönüştürücü rolüne odaklanıyor.
1961 yılının Ekim ayında, tam da Komünist Parti’nin Yirmi İkinci Kongresi’nin açıldığı zaman, Sovyet Bilimler Akademisi’nin Sibernetik Konseyi Sibernetik Komünizmin Hizmetinde gibi münasip bir başlık taşıyan bir kitap yayımladı. Bu kitap, biyoloji ve tıptan üretim kontrolü, ulaştırma ve iktisada uzanan geniş bir alanlar yelpazesinde bilgisayarları ve sibernetik modellerini kullanmanın büyük potansiyel faydalarını ana hatlarıyla ortaya koyuyordu.[i] Özellikle de bütün Sovyet ekonomisi “birbiriyle iç bağlantılara sahip muazzam sayıda çeşitli kontrol döngülerini içeren karmaşık bir sibernetik sistemi” olarak yorumlanıyordu. Sovyet sibernetikçileri, verimli bir planlama ve yönetim için ekonomik verileri toplayacak, işleyecek ve yeniden dağıtacak çok sayıda bölgesel bilgisayar merkezi yaratarak bu sistemin işleyişini optimize etmeyi teklif ediyordu. Bütün bu merkezleri ulusal ölçekte bir ağa bağlamak “ulusal ekonomi için ek bir otomatikleştirilmiş kontrol sistemi”nin yaratılması sonucunu doğuracaktı.[ii]
Yirmi İkinci Kongre’de kabul edilen yeni Parti Programı, komünizmin maddi ve teknik temelinin inşasında hayati bir rol oynamaya davet edilen bilimler arasında sibernetiği de sayıyordu. Yeni Program, sibernetiğin, elektronik bilgisayarların ve kontrol sistemlerinin “imalatta, inşaat sanayiinde ve ulaştırmada, bilimsel araştırmada, planlama ve tasarımda, muhasebe ve işletmedeki üretim süreçlerine geniş bir şekilde uygulanacağı” iddiasını coşkuyla ileri sürüyordu. Yaygın basın, bilgisayarlara “komünizmin makineleri” demeye başladı.[iii]
Sovyet sibernetikçilerin açıklamaları Batı’yı bayağı bayağı alarma geçirdi. Sibernetik Komünizmin Hizmetinde için bir tanıtım kaleme alan bir Amerikan yazarı, “Eğer bir ülke ‘sibernetik’ ilkelerinin çeşitli hedeflere erişmek için uygulanacağı bütünüyle entegre ve kontrollü bir ekonomi hedefine erişecekse, Sovyetler Birliği o konuma Birleşik Devletler’den daha yakın olacaktır” diyordu. “Sibernetik,” diye devam ediyordu uyarısına, “Batı’yı ‘gömme’ tehdidi savuran Kruşçev’in aklındaki silahlardan biri olabilir.”[iv] CIA, Sovyet sibernetiği tehdidini incelemek üzere özel bir şube kurdu.[v] Yayınladıkları birçok raporda, Sovyetlerin başka stratejik tehditlerin yanı sıra bir “Birleşik Bilgi Ağı” kurma planlarından bahsediliyordu.[vi] Başkan Kennedy’nin başdanışmanı, Ekim 1962 tarihli bir iç yazışmada, CIA raporlarına dayanarak “Sovyetlerin sibernetiğe bütün gücüyle sarılması”nın Sovyetlere “muazzam bir avantaj” sağlayacağını belirtti. “SSCB’nin 1970 itibariyle, kendi kendine öğrenen bilgisayarları kullanan kapalı devre, geri besleme kontrolü tarafından yönetilen bütün işletmeleri veya sanayi komplekslerini içeren yepyeni bir üretim teknolojisi olabilir,” diye uyarıyor ve eğer Amerika sibernetiği ihmal etmeye devam ederse “bittik demektir,” diye tamamlıyordu.[vii]
Ancak Sovyet sibernetikçilerin ülke çapında bir bilgisayar merkezleri ağı oluşturarak ulusal ekonomiyi optimum biçimde planlama ve yönetme yönündeki devasa planları hiçbir zaman tamamına ermedi. Batılı analistler Sovyet bilgisayar ağlarının gelişimindeki güvenilir yanbirimlerin ve modemlerin olmaması, telefon hatlarının kötü durumda, yazılım endüstrisinin zayıf olması gibi teknolojik önlemler üzerinde yorumlar yaptılar.[viii] Bu hususlar, Sovyetlerdeki ulusal bilgisayar ağlarının savunucularının seçeneklerini önemli ölçüde sınırlıyorduysa da bu faktörlerin belirleyici bir rol oynadıkları pek de söylenemez. Nükleer silahlar ve uzay programları gibi diğer büyük ölçekli Sovyet teknoloji programları çok daha ciddi teknolojik güçlüklerin üstesinden gelebildi. Aksine, bu makale, 1950 sonları ile 1970’lerde ulusal ekonominin yönetimi konusunda ulus çağında bilgisayarlaştırılmış bilgi sistemleri geliştirmeye dönük Sovyet inisiyatiflerinin siyasi boyutuna odaklanıyor. Bu yöndeki tekliflerin kökenlerini, hükümetin görüşlerini ve kademeli dönüşümlerini geniş bir sosyoekonomik ve siyasi bağlamda inceliyor. Makale, Sovyet bilgisayar ağlarının tarihini dar anlamda bilgisayarlar tarihinin dışına çıkarıp teknoloji ve politikanın yakın ve iç içe geçmiş ilişkiler içinde olduğu görülen Sovyet tarihinin parçası kılmaya çalışıyor.
1. “Ekonomik Sibernetiğin” Yükselişi
Stalin 1953’te öldüğünde, Sovyet ekonomisi “soluğu tükenmiş bir hayvanı” andırıyordu.[ix] Stalin’in tarımı zorla kolektifleştirmesinin, şok sanayileşmenin ve savaşın tahribatının sonucu olarak ağır oransızlıklar, (kaynak) sıkıntıları ve keyfi fiyatlandırma Sovyet sanayisinin başını ağrıtıyordu. Merkezi planlama sistemi tek tek her ekonomik birime üretim kotası atayıp çıktıları sürekli gözden geçirilen ulusal plana göre dağıtma işiyle boğuşuyordu. Yukarıdan aşağı karar alma süreci inisiyatifi ve yenilikçiliği teşvik etmiyordu. Bu sorunları idari tedbirlerle çözme girişimleri sonucu merkezi hükümet kurumları pıtrak gibi çoğalmış, bürokrasi genişlemiş, bu da durumu iyice karmaşıklaştırmıştı.
Nikita Kruşçev, Komünist Parti lideri ve Bakanlar Kurulu’nın başı olarak yetkilerini sağlama bağladıktan kısa bir süre sonra ekonomik yönetimin radikal merkezsizleşmesini hedefleyen cüretli bir reform ilan etti. Bütün ülkede kültür ve sanayi üretiminin tek tek dallarını kontrol eden merkez bakanlıklar lağvedildi, kurulan yeni konseyler, kendi bölgelerinde her tür üretimin sorumluluğunu üstlendi. Ne var ki bu reform, bürokrasiyi azaltıp inisiyatifi desteklemek yerine tam bir kaos yarattı. Tek bir tedarik zincirindeki farklı işletmeler farklı bölge konseylerinin denetimi altına girince tedarik zincirleri ağır hasar gördü. Bu sorunu çözmek için konseyler kademeli olarak “konsolide” edilmeye başladı: bir grup bölge konseyi birleşerek büyük bir bölgeler arası konsey oluşturuyor; bu bölgeler arası konsey de Sovyet cumhuriyeti merkezi ekonomik konseyinin altında gruplanıyordu; cumhuriyet konseyleri de Yüksek Ekonomik Konsey’e bağlıydı. Tüm ülkede endüstrinin çeşitli dallarındaki üretimi eşgüdüm altına almak için Moskova’da bir dizi “devlet komitesi” oluşturuldu; bunlar önceki merkezi bakanlıkların birçok işlevini devraldı. Sonuç olarak, 1963 yılı geldiğinde “sanayi ‘yönetimindeki’ bürokratik aygıt ‘merkezsizleşme’ kavramının murat ettiği üzere azaltılmamış, neredeyse üç katına çıkmıştı.”[x] Sanayi üretimindeki çıktılar da 1959’dan 1964’e kadar sürekli bir düşüş sergiledi.[xi]
Elektronik dijital bilgisayarlar, Sovyetlerdeki ekonomik sıkıntıları için tam zamanında ve her derde deva vaadiyle sahneye geldi. 1950’lerin sonlarına doğru, sibernetik dili bir tarafsızlık ve doğruluk aurası kazandı, bilgisayar simülasyonları problem çözmenin evrensel yöntemi olarak görülür oldu. Dönemin bir grup önde gelen iktisatçısı, matematikçisi ve bilgisayar uzmanı, ekonominin yönetimini geliştirmek için bilgisayar kullanma olasılığını dile getirdi. Ekonomide matematiksel yöntemlerin kullanımı Stalin döneminde ideolojik olarak eleştirilmiş ve [iktisat] disiplinin sınırları içinde tıkalı kalmıştı. Kruşçev’in siyasette “buzları çözme” dönemi başlatmasıyla birlikte daha önce bastırılmış fikirler açıkça tartışılır oldu.[xii] 12 Aralık 1957’de Sovyet Bilimler Akademisi, siyasi önderlik için hazırladığı gizli bir raporda, ‘verimliliği göz önüne alındığında, istatistik ve planlama için bilgisayar kullanımına kesinlikle istisnai bir önem verilmesi gerektiğini” söylüyordu. “Bilgisayarların bu şekilde kullanılması, çoğu durumda karar verme hızını yüzlerce kez artırmayı ve şu anda bu faaliyetlerde yer alan beceriksiz bürokratik aygıtın yaptığı hatalardan kaçınmayı mümkün kılacaktır.”[xiii] Akademi; planlama, istatistik, mühendislik ve bilim araştırmalarına yardımcı olmak üzere her bölgede bir bilgisayar merkezi oluşturulmasını önerdi.
1950’lerin ikinci yarısında hızla güç kazanan Sovyet sibernetik hareketi, matematiksel ekonomi için hem entelektüel bir çerçeve hem de kurumsal bir şemsiye sağladı. Sovyet sibernetikçiler, ilk olarak Norbert Wiener’in Sibernetik‘inde öngörülenden de daha sonra ABD’deki Sibernetik Grubu tarafından geliştirilenden de çok daha iddialı bir gündem takip ediyordu.[xiv] Sovyetler bağlamında, “sibernetik” terimi, sadece ilk geribildirim kontrolü ve bilişim kuramı kavram kümesini değil, aynı zamanda makinelerde, canlı organizmalarda ve toplumdaki bütün matematiksel modelleri ve bilgisayar simülasyonlarını kapsıyordu. Sovyet sibernetikçiler, sibernetiği bilgisayımla [computation] ilişkilendirip bilgisayarın ‘nesnel’ bir hakikat anlatıcısı olduğu yönündeki yaygın imajı kullanarak çeşitli disiplinlerde matematiksel yöntemlerin kullanımını hedef alan önceki ideolojik eleştirileri devreden çıkardı ve bilim uğraşının bütünü için “sibernetizasyon”u hedef olarak saptadı. Bu anlamda Sovyet sibernetiği oturmuş bir disiplin değil, matematiksel yöntemleri ve bilgisayar modellerini yaşam bilimlerine ve sosyal bilimlere dahil etme yönünde iddialı bir projeydi.
Daha önce kıyıda köşede kalmış çok sayıda araştırma eğilimi, Sibernetik Akademi Konseyi’nin himayesinde -“ekonomik sibernetik” olarak yeniden şekillendirilen matematiksel iktisat da buna dahildi- kendine gelişecek bir köşe buldu.[xv] Sovyet ekonomisini sibernetik terimleriyle kavramsallaştıran ekonomik sibernetikçiler, ekonomik planlamayı “devasa bir geri besleme (veya düzenleme) sistemi” olarak gördüler: “Sinyal”lerden biri gecikirse, sistem osilasyon sergilemeye başlayabilir.”[xvi] Ekonomik sibernetikçiler, bilgi akışlarını yöneterek Sovyet ekonomisini tamamen kontrol edilebilir ve optimum biçimde işleyen bir sisteme dönüştürmek istiyorlardı.
Sibernetik Konseyi, bir ekonomi bölümü kurdu ve düzenli olarak matematiksel iktisat üzerine yıllık olarak yayımlanan Komünizmin Hizmetinde Sibernetik kitaplarına ve matematikçileri, bilgisayar bilimcileri ve ekonomistleri bir araya getiren çeşitli konferanslara sponsor oldu. 1958’de ancak bir avuç Sovyet ekonomisti matematiksel planlama ve yönetim modelleri ile ilgilenirdi. 1960 yılında ekonomi ve planlamada matematiksel yöntemlerin ve bilgisayarların kullanımı üzerine ilk ulusal konferans düzenlendi; bir sonraki yıl matematiksel ekonomi üzerine araştırmalar yürüten 40’tan fazla kurum vardı.[xvii] 1967 yılı itibariyle Sibernetik Konseyi, yaklaşık 500 kurumda sibernetik araştırmalarını koordine ediyordu ve bunların yarısı ekonomiye sibernetik yöntemler uygulama alanında çalışıyordu.[xviii]
Bilgisayarlaştırılmış ekonomi yönetimi alanındaki Sovyet projeleri, büyük ölçüde, askeri bilgisayımdaki buna paralel gelişmelerden esinlenmekteydi. İlk dönem Sovyet bilgisayarlarının hepsi ordu için yapılmıştı. Bilgisayarları ekonomiye uygulama inisiyatifini alan mühendislerle askeri sistemleri tasarlayan mühendisler aynı kişilerdi ve bunlar, askeri bilgisayımın “komuta ve kontrol” felsefesini ekonomiye dair tekliflerine de taşıdılar.
2. Sivillerin Kullanacağı Askeri Ağlar?
1950’lerin ortalarında, Sovyet askeri plancıları Amerikan hava savunma sistemi SAGE’in (Yarı Otomatik Yer Ortamı) geliştirilmekte olduğu haberleriyle ciddi bir biçimde alarma geçtiler; SAGE, büyük çaplı hava saldırılarına verilen yanıtları koordine edebilecek, ülke çapında, bilgisayarlaştırılmış bir komuta ve kontrol merkezleri ağıydı.[xix] Sovyetler, her biri kendi merkezi bilgisayar ağına sahip üç sistem -bir hava savunma sistemi, bir füze savunma sistemi ve bir uzay gözetim sistemi- kurmaya karar verdiler.
Üç ağın her biri farklı kuruluşlar tarafından bağımsız olarak geliştirildi. 1956 yılında, SAGE’nin işlevine benzer bir ulusal hava savunma sistemi tasarlamak üzere 101 numaralı Bilimsel Araştırma Enstitüsü (daha sonra Otomatik Ekipman Bilimsel Araştırma Enstitüsü olarak adlandırıldı) kuruldu. Enstitü, 1960’ların başında, transistor tabanlı ilk Sovyet bilgisayarı olan TETIVA’yı geliştirdi ve yedekleme amacıyla çiftler halinde eşleştirilen ve (farklı yerlere) dağıtılmış komuta ve kontrol merkezlerinde bulunan sekiz bilgisayardan oluşan bir ağ kurdu.[xx] 1950’lerin sonlarında, Moskova Hassas Mekanik ve Bilgisayar Teknolojisi Enstitüsü, Kazakistan’daki Balkaş Gölü yakınındaki Sarı Şagan Deneme Alanında ‘Sistem A’ adlı bir prototip füze savunma sistemi için bir ağ geliştirdi. Komuta ve kontrol merkezindeki iki büyük evrensel bilgisayar olan M-40 ve M-50, uzaktan radar kurulumlarını kontrol eden çeşitli uzmanlaşmış bilgisayarlarla bağlantılıydı. Sistem A, 1961 Mart’ında başarıyla test edildi, testin sonrasında Kruşçev, Sovyet füzesavarlarının “uzaydaki bir sineği bile vurabileceğini” söyleyerek kamuoyu önünde böbürlenecekti.[xxi] Uzay gözetleme sistemi ile ilgili çalışmalar 1962’de başladı; amacı, casus uyduların imhası için gerekli olan yüksek hassasiyetle donanmış olarak Sovyet ve yabancı uzay araçlarını izlemekti. Biri Sarı Şagan’da, diğeri Sibirya’daki Irkutsk yakınında olmak üzere iki uzak düğüm noktası ve Moskova yakınlarında bir komuta ve kontrol merkezi vardı. Her bir düğümde bilgisayar kontrollü sekiz radar istasyonu bulunuyordu. Moskova Elektronik Kontrol Makineleri Enstitüsü, bu dağıtılmış ağ için binlerce mil mesafede veri alışverişi yapabilen ve tamamen otomatik olan transistor tabanlı M4-2M bilgisayarlarını geliştirdi.[xxii]
Hiyerarşik denetim ağına sahip SAGE modeli yalnızca askeri değil sivil projelere de esin verdi. Ekim 1956’da Bilimler Akademisi’nin genel kurul toplantısında Kontrol Makineleri ve Sistemleri Laboratuvarı Direktörü Isaak Bruk, ekonomik verileri toplamak, iletmek, işlemek ve bilgisayar simülasyonu aracılığıyla karar almayı kolaylaştırmak için hiyerarşik bir ‘kontrol makineleri’ ağı oluşturmayı önerdi.[xxiii] İki yıl sonra Bruk’un laboratuvarı, uzay gözetim sistemi için M4-2M bilgisayarlarının yanı sıra ekonomik verileri işlemek için M-5 bilgisayarları da geliştiren Elektronik Kontrol Makineleri Enstitüsü’ne dönüştürüldü.[xxiv] Enstitü 1961’de, hem savunma hem de ekonomi uygulamaları konusundaki çalışmalarını ara vermeden sürdürürken, önce Devlet Ekonomik Araştırma Konseyi’nin, daha sonra da Devlet Planlama Komitesinin kontrolüne alındı.
Ekonominin yönetimi için bir bilgisayar ağı oluşturma tekliflerinden biri de doğrudan ordudan geldi. Ocak 1959’da, sibernetik hakkındaki ilk Sovyet makalesinin ortak yazarı ve dijital bilgisayarlar hakkında yayımlanmış ilk Sovyet kitabının yazarı olan Savunma Bakanlığı 1 Numaralı Bilgisayım Merkezi başkan yardımcısı Mühendis Albay Anatolii Kitov, Kruşçev’e kitabını gönderirken bir de mektup ekledi ve “elle ve personel aracılığıyla yönetim biçiminden elektronik bilgisayım makinelerinin kullanımını temel alan otomatikleştirilmiş sistemlere geçerek yönetim yöntem ve araçlarında radikal bir değişim ve iyileşme” gerçekleştirmeyi savundu. Önce birkaç büyük fabrikaya ve devlet kurumlarına bilgisayar kurmayı, daha sonra bunları ‘büyük kompleksler’, yani ağlar oluşturmak üzere bir araya getirmeyi ve nihayetinde ülke ekonomisi için ‘birleşik otomatik yönetim sistemi’ oluşturmayı öneriyordu. Kitov, bu önlemlerin idare ve yönetim kadrosunu önemli ölçüde azaltacağını, hatta bazı devlet kurumlarını ortadan kaldırma sonucunu doğuracağını söylüyordu. Personeldeki olası bir azalmanın bir sürtüşmeye yol açacağının farkındaydı ve işlerin otomasyonun ve yeniden örgütlenme sürecini tüm devlet kurumlarında uygulamak üzere yeni ve güçlü bir kurumun oluşturulmasını önerdi. Ekonomik yönetimin bilgisayarlaştırılmasının, “sosyalist sistemin temel ekonomik avantajları olan planlı ekonomi ve merkezi denetimi tam olarak kullanmayı mümkün kılacağını” iddia etti. “Otomatikleştirilmiş bir yönetim sisteminin oluşturulması, ülkemizin gelişiminde devrimci bir sıçrama anlamına gelecek ve sosyalizmin kapitalizm karşısında tam bir zafer kazanmasını sağlayacaktır.”[xxv]
Sovyet önderliği, Kitov’un önerisini ciddiye aldı ve Kitov’un en büyük destekçilerinden biri olan Bilimler Akademisi Sibernetik Konseyi başkanı Mühendis Amiral Aksel Berg’in başkanlığında bir panel atadı. Merkez Komitesi, Haziran 1959’da endüstriyel üretimin yaygın olarak mekanizasyonu ve otomasyonuna ve bilgisayarların gelişimine hız kazandırılmasına çağrı yapan bir toplantı düzenledi. Parti ve hükümet, Aralık ayında muhasebe ve mühendislikte otomasyona dair ortak bir karar aldı. Ancak Sovyet liderliği temkinli bir yaklaşım sergiliyordu. Yeni teknolojileri teşvik ediyor, ancak örgütsel reformların önünü kesiyordu. Karar, ekonomik analiz, istatistik ve planlama için uzmanlaşmış bilgisayarlar yapılması talimatını veriyor, ancak Kitov’un en radikal fikirlerini -ülke çapında bir bilgisayar ağı ve bütünü ekonomi için otomatikleştirilmiş bir yönetim sistemi- içermiyordu.
Kısmi başarılarıyla heyecanlanan sibernetikçiler kampanyalarına devam ettiler. Kasım 1959’da Moskova’da düzenlenen matematik ve bilgisayar teknolojisi konulu ulusal bir konferansta Berg, Kitov ve Sibernetik Konseyi’nin başkan yardımcısı matematikçi Aleksey Lyapunov ortak bir bildiri sundular. Bildiri, “ekonomi bilgilerinin işlenmesinde ve bilgisayım çalışmalarının yürütülmesinde tüm kurum ve kuruluşların taleplerini karşılayan tek ve yekpare bir bilgi ve bilgisayar hizmetleri sistemi”nin temelini oluşturacak “merkezi olarak kontrol edilen” ve “devlet denetiminde birleşik bir bilgi işlem merkezleri ağı” oluşturulmasını öneriyordu.[xxvi] 1960 Eylül’ünde partinin en önemli dergisi Komünist‘te ortak bir makale yayımladılar. Yazarlar, ülke ekonomisinde birleşik bir bölgesel bilgisayım merkezleri ağına dayanan otomatik bir yönetim sisteminin, ekonomik verilerin otomatik olarak toplanması, planlama, kaynakların dağıtımı, bankacılık ve ulaşımın kontrolü konularında gerekli araçları sağlayacağını ileri sürüyordu. Bir insan işçinin bir haftada yapacağı bir görevin bir bilgisayar tarafından en fazla iki üç dakikada tamamlanacağını iddia ettiler. Çeşitli bölgesel ekonomik konseylerde ve tek tek işletmelerde malzeme tedarik belgelerinin işlenmesi işinde aşağı yukarı bir milyon kişinin yer aldığı göz önüne alındığında, vaat edilen tasarruflar çok büyük görünüyordu. Bilgisayarların devreye sokulması, tedarik planlama zamanını üç dört aydan üç güne indirecek, yönetimi yarı yarıya küçültecek, tedarik yönetimi maliyetini beş kat azaltacaktı. Yazarlar bilgisayar kurulum masraflarının iki yıl içinde telafi edileceğini iddia ediyordu. Bilgisayarların ekonomik yönetimin verimliliğini ve üretkenliğini büyük ölçüde artıracağını ve ulusal ekonomide güçlü bir yükselişin temelini oluşturacağını vaat ediyorlardı.[xxvii]
Bu arada, Kitov, ülke çapında bilgisayarlı bir sistemin yapım maliyetini kökten azaltacak bir fikir buldu. Ülke çapında hem askeri hem sivil uygulamalar için ikili bir kullanımı olan bir bilgisayar merkezleri ağı oluşturulmasını önerdi. Kitov, o dönemin yaygın düşüncesi uyarınca bilgisayar kapasitelerinin talebin çok ötesinde olduğunu düşünüyordu. Onun düşüncesine göre, askeri hesaplamalar bilgisayar merkezlerinin kapasitesini tamamen doldurmayacak; bu olanak, boş durduğu zamanlarda sivil amaçlarla kullanılabilecekti. Kitov, bu merkezlerin gizli yerlerde yeraltına inşa edilerek doğrudan oraya atılabilecek bombalara karşı koruma altına alınmasını önerdi. Bu merkezler daha sonra büyük şehirlerdeki sivil bilgi toplama istasyonları ile gizli iletişim hatları vasıtasıyla bağlanacak ve tüm ağı ikili kullanımı olan bir sistem haline getirecekti. Teklifini yine doğrudan Sovyet liderliğine sundu, ancak teklif, askeri üst yönetim tarafından atanan, başkanlığını Mareşal Konstantin Rokossovski’nin yaptığı bir Savunma Bakanlığı komitesine sevk edildi. Kitov’un en büyük destekçisi Aksel’ Berg o dönemde hükümette değildi ve ordu içinde etkileri daha az olan bir avuç bilgisayar tutkununun desteğine rağmen, Kitov’un teklifi reddedildi. Kitov’un ordudaki üstlerinin üzerinden atlayarak doğrudan Parti liderliğine başvurması ve Savunma Bakanlığı’nda bilgisayımın mevcut durumuna dönük eleştirileri komiteyi çileden çıkardı. Komünist Partiden uzaklaştırıldı, 1 Nolu Bilgisayım Merkezi’nin müdür yardımcılığı görevini kaybetti ve Ordudan atıldı.[xxviii] Öneri, resmi olarak da, sivil ve askeri işlevlerin bir araya getirilmesinin verimsiz olacağı gerekçesiyle reddedildi. Belki de ordu, sivil ekonomideki başarısızlıkların sorumluluğunun üstüne kalmasından çekiniyordu. Kitov, şahsen, teklifinin reddedilmesinin arkasındaki temel nedenin, “bilgisayar teknolojisinin devreye sokulmasının ardından, gücü elinde tutan insanların birçoğunun gereksiz olduğunun ortaya çıkmasından” duyulan endişe olduğuna inanıyordu.[xxix]
Bu tersliklere rağmen sibernetikçiler ülke çapında bir bilgisayar ağı oluşturulması yönündeki kampanyalarını sürdürdüler. Seçkin bir iletişim mühendisi olan Aleksandr Harkeviç, 1962 yılında Komünist dergisinde yayımlanan bir başka makalede, ülke çapında, SAGE ilkelerini temel alan bir bilgi iletim sistemi kurulmasını teklif eti. Bütün telefon, telgraf, radyo ve televizyon iletişimini dijitalleştirmeyi ve “bilgi ulaştırma” amacıyla bütün sinyallerin birleştirilmiş bir bilgisayar ağı üzerinden iletilmesini teklif etti. Ağ üzerindeki herhangi bir terminalden yapılan bilgi soruşturmalara derhal cevap verebilecek ve tam olarak otomatikleştirilmiş bir “merkezi bilgi deposu” vardı aklında.[xxx] Sonunda kampanya meyvelerini verecek, Sovyet liderleri sibernetik vizyonu benimseyecekti.
3. Sibernetik Yüzlü Komünizm
Sovyet ekonomisini sibernetik bir sistem olarak gören vizyon, Parti ve hükümet liderliğinin cezbetti. Sovyet liderleri, ekonomik sorunların yalnızca bilgi akışlarını ve yönetim tekniklerini geliştirerek, herhangi bir radikal reforma ihtiyaç duyulmaksızın çözülebileceği fikrini kabul ediverdiler. Kruşçev, Kasım 1962’deki bir Parti Merkez Komitesi Plenumu’nda, Parti’deki yoldaşlarını Batının “rasyonel” yönetim tekniklerinden bol bol faydalanmaya davet etti. Bu tekniklerin planlı bir ekonomide, kapitalizme kıyasla daha bile rahat uygulanabileceğini ileri sürüyordu. Kruşçev sadece ekonomiyi değil, genel olarak Sovyet toplumunu, tüm yönleriyle düzenlenmiş, sıkı sıkıya denetlenen, örgütlü bir sistem olarak görme noktasına gelmişti. Otomatikleştirilmiş montaj hatlarının sibernetikle kontrolünü, bütün toplumun işleyişinde model olarak görüyordu: “Atom, elektronik, sibernetik, otomasyon ve montaj hatları çağı olan çağımızda netliğe, hem maddi üretimde hem de ruhsal yaşamda sosyal sistemdeki tüm bağlantıların ideal bir eşgüdümüne ihtiyaç var.”[xxxi]
Kruşçev’in vizyonunun sibernetikçilerin geliştirdiği liberal toplumsal ideallerle çatışma içine girmesi ironiktir. Norbert Wiener, sibernetik bir sosyal teorinin katı dikey kontrol hiyerarşilerini yıkarak, özgür iletişimin önündeki engelleri kaldırarak, toplumun farklı tabakaları arasında geri bildirim türünden etkileşimleri destekleyerek özgürleştirici bir rol oynayacağına inanıyordu.[xxxii] Toplumsal sibernetiğin bu liberal versiyonu, Sovyet entelijensiyasının, Kruşçev iktidarının Stalin “kış”ının ardından gelen ilk yıllarına damgasına vuran siyasi “buzların çözülmesi” coşkusuna çok hitap ediyordu. Ancak Kruşçev’in sibernetik toplum vizyonu, iletişimden ziyade denetime öncelik veriyordu. Komünizmi toplumsal düzen ve verimli örgütlenme fikriyle sıkı sıkıya ilişkilendiriyordu. Kruşçev “özgürlük” hakkındaki liberal muhabbetin bu iyi düzenlenmiş komünizm vizyonuna zararlı, hatta yıkıcı olabileceğini düşünüyordu. Mart 1963’te önde gelen aydınların bir kısmına şöyle seslenmişti: “Belki de komünizm altında mutlak özgürlük olacağını düşünüyorsunuzdur? Böyle düşünenler komünizmin ne olduğunu anlamıyor demektir. Komünizm düzenli, örgütlü bir toplumdur. Bu toplumda üretim; otomasyon, sibernetik ve montaj hatları temelinde organize edilecektir. Düzgün işlemeyen tek bir vida varsa, eninde sonunda bütün mekanizma durur.”[xxxiii]
Sovyet Bakanlar Konseyi başkan yardımcısı Aleksei Kosigin, Kasım 1962’de, Bilimler Akademisi başkanı Mstislav Keldiş’i ve Kiev’deki Sibernetik Enstitüsü direktörü Viktor Gluşkov’u makamına çağırdı. Kitov’un fikirlerine aşina olan Gluşkov, ülke çapında kurulmuş bir bilgisayar ağını temel alan otomatikleştirilmiş bir ekonomik planlama ve yönetim sistemi için yeni bir teklif sundu. Kosigin bu fikri genel olarak destekledi ve çok geçmeden Gluşkov’u kurumlar arası Bilgisayar Teknolojisi ve Otomatikleştirilmiş Yönetim Sistemleri Bilimsel Konsey’inin başkanlığına atadı.
Mayıs 1963’te Parti ve hükümet, ortak bir karar çıkararak, bilgisayarların ulusal ekonomiye girişini hızlandırmayı amaçlayan yeni kesin tedbirler aldılar. Çok sayıda merkezi hükümet kurumuna kendilerine ait bilgisayar merkezleri ve araştırma enstitüleri kurmaları talimatı verildi. Sibernetik sözcüğü her yerde geçmeye başladı. Yaygın basın, bilgisayarları her derde deva olarak pazarlıyor, felsefeden ateizm propagandasına kadar her alanda sibernetik kavramları havada uçuyordu. Kosigin’in damadı bile, özel bir sohbette, kitabının cazibesini artırmak için başlığında “sibernetik” lafını geçirmek zorunda kaldığından şikâyet ediyordu.[xxxiv]
Kiev Sibernetik Enstitüsü, bilgisayarlaştırmayı temel alan geniş kapsamlı bir ekonomik yönetim reformu planı yapmaya başladı. Gluşkov, 1963 yılında, yönetim yöntemlerini ve bilgi akışlarını incelemek üzere 100’den fazla kuruluşu ziyaret etti. Ülke çapında bir bilgisayar ağı oluşturma taslak tasarısında, büyük şehirlerde bölgesel düğümler işlevi görecek100-200 büyük merkezin oluşturulması vardı; bunlar devlet kurumlarında ve büyük işletmelerde bulunan 20.000 küçük merkezle bağlantılandırılacaktı. Büyük merkezler, kanal değiştirme veya mesaj değiştirmeye ihtiyaç duymayacak biçimde, yüksek bant genişliğine sahip özel kanallarla birbirine bağlanacaktı. Ağ, otomatik bir yetkilendirme kontrolünden sonra, herkesin, ağ üzerindeki herhangi bir terminalden erişebileceği dağıtılmış bir veri bankasını destekleyecekti.[xxxv]
Gluşkov’un ilk önerisinde özellikle tartışmalı bir kısım vardı. Kurulacak ağın bütün emek, üretim ve perakende alanını izleyeceğini öngörüyor ve tamamen elektronik ödemeye geçerek kağıt parayı ekonomiden çıkarmayı öneriyordu. Belki de Gluşkov, bu fikrin Kruşçev’e kişisel olarak çekici geleceğini ummuştu. Kağıt paranın ortadan kaldırılması, Marksizmin parasız komünist toplum idealini hatırlatıyor ve Sovyet toplumunu, Kruşçev’in 1961’de Yirmi İkinci Parti Kongresi’nde ilan ettiği komünizmi inşa etme hedefine yaklaştıracak bir şey gibi görünüyordu. Üst düzey bürokratik manevralarda çok daha deneyimli olan Akademi başkanı Keldiş, Gluşkov’a “ihtilaf yaratmaktan başka işe yaramayacak” bu kısmı çıkarmasını tavsiye etti. Gluşkov bu bölümü ana tekliften çıkardı ve ayrı bir kapak yazısıyla Parti Merkez Komitesi’ne sundu. İdeoloji, Sovyetlerin en üst düzey karar alma sürecinde önemli bir rol oynuyorsa, bu fırsatı kaçırmaması lazımdı. Ancak Gluşkov’un parayı ortadan kaldırma önerisi Parti yetkililerinden hiçbir zaman destek bulmadı.
Daha önceki sibernetik önerileri yalnızca matematikçiler ve bilgisayar uzmanları tarafından geliştirilmişti, Gluşkov ise akıllı davranarak iktisatçılarla işbirliğine girdi. Onun bünyesinde bulunduğu Sibernetik Enstitüsü ile akademisyen Nikolay Fedorenko başkanlığındaki Bilimler Akademisi Merkezi Ekonomik Matematik Enstitüsü arasında yakın ilişkiler kuruldu. Gluşkov ve Fedorenko, 1964 yılında, ülke çapındaki üç katmanlı birleşik bir bilgisayar merkezleri ağı temelinde birleştirilmiş optimal bir planlama ve yönetim sistemi için ortak bir teklif yayınladılar. Önerilen ağ, ‘birincil bilgi’ toplama amaçlı on binlerce yerel bilgisayar merkezini, büyük şehirlerdeki 3050 adet orta düzey bilgisayar merkezini ve tüm ağı kontrol eden ve devlete hizmet eden bir üst düzey merkezi içeriyordu.
Gluşkov ve Fedorenko, birincil ekonomik bilgi toplama prosedürünün hantallığını gidermek için büyük bir sadeleştirme önerisi getiriyordu. Mevcut prosedürler, tek tek işletmelerden aynı bilgilerin görece bağımsız dört paralel kanal aracılığıyla toplanmasını öngörüyordu: planlama sistemi, malzeme ve teknik tedarik sistemi, istatistik sistemi ve mali sistem. Gluşkov ve Fedorenko bunun yerine tüm ekonomik verileri yalnızca bir kez toplamayı, veri merkezlerinde saklamayı ve ilgili tüm kurumların kullanımına açık hale getirmeyi önerdi. Gluşkov ve Fedorenko, önerilen birleşik optimal planlama ve yönetim sisteminin, “bütün birincil ekonomik bilgi birikimini bir bütün olarak” işleyerek “ulusal ölçekte optimal karar verme’ sürecine destek sunacağını vaat ettiler.[xxxvi]
Gluşkov, Sovyet ekonomisinin yönetim aygıtının tüm işlemlerini tanımlayacak, düzenleyecek ve denetleyecek kapsamlı bir sistem yaratmayı amaçlıyordu. Aslında, tüm Sovyet bürokrasisini yeniden tasarlama niyetindeydi: “her bürokrat için ayrıntılı çalışma günü ve çalışma haftası tasarımı geliştirmek, bunların görevlerinin ayrıntı olarak listelemek, belge işleme sırasını, sorumluluk zincirini, zaman çizelgesini vb. açıkça saptamak.”[xxxvii] Bu geniş kapsamlı öneri çetin bir muhalefetle karşılaşacaktı.
4. Planlamada Bilgisayarların Kullanımı Tartışması
Gluşkov’un önerisi her iki tarafın da muhalefetiyle karşılaştı. Endüstrideki yöneticiler ve hükümetteki bürokratlar ekonomik planlama ve yönetimin bilgisayarlı otomasyona geçmesine karşı çıktılar çünkü bu onların yetersizliklerini ortaya çıkarıyor, bilgi üzerindeki kontrol ve güçlerini azaltıyor ve nihayetinde onları gereksiz kılmakla tehdit ediyordu. Öte yandan, liberal ekonomik reformcular Gluşkov’un önerisini ekonominin kontrolünü daha da merkezileştirme ve küçük ekonomik birimlerin otonomisini baskılamaya yönelik muhafazakar bir teşebbüs olarak gördüler. İhtilaf çıktı.
Liberal iktisatçılar Sovyet ekonomik problemlerinin çözümünü ekonomiye piyasa unsurlarının girmesinde görüyordu. Ekonomik planlama ve yönetimin radikal biçimde merkezsizleştirilmesini ve piyasa teşviklerinin verilmesini öneriyorlardı. Onların gözünde, Gluşkov’un projesi sadece merkezileşmiş ekonomi yönetiminin köhne formlarını muhafaza ediyordu. Gluşkov, önerisinin tüm karar almaları merkezileştirmediğini ancak sadece en üst düzey stratejik planlamayı merkezileştirdiğini iddia ediyordu. Gluşkov bilgisayarlı modelleme üzerinden tekil işletmeler için güya-piyasacı teşviklerin sağlanabileceği bir sistem tasarlamanın mümkün olabileceğine inanıyordu. Hatta bunun asıl piyasadan daha da etkili şekilde çalışacağını ileri sürüyordu. [xxxviii]
Hem Sovyet hem Batılı eleştirmenler Gluşkov’un önerisini “kompütopya” olarak gördüler. Ekonominin bütünü için güvenilir matematiksel modelleme olasılığının yanında, bu modeller için sağlanan verilerin geçerliliğini de sorguladılar.[xxxix] Liberal iktisatçılar mevcut sistemde merkezi planlama organlarının ve tekil işletmelerin çeşitli ekonomik veri ve kriterleri keyfince manipüle edebileceğini, bu nedenle de bilgisayarların sadece “çok hızlı olmasına rağmen, çarpık sonuçlar” üreteceğini öne sürdüler.[xl]
Eleştirmenler ayrıca, Gluşkov’un projesinin ekonomik refomlar için acilen ihtiyaç duyulan kaynakları başka amaçlara tahsis edeceğini iddia etti. “Mısır piramitlerinin inşası”, diyordu bir ekonomist, “verimli bir kadim ülkenin neden çöle dönüştüğünün sebeplerinden biridir. Eğer biri anlamsız bir ekonomik kararı güçlü bir şekilde uygularsa, bu ekonomiyi mahveder. Birleşik devlet bilgisayar merkezleri ağı planına göre, yetenekli matematikçiler ve usta mühendislerle birlikte, niteliksiz ekonomistlerin katılımıyla tasarlanmış bu merkezler bu ülkede o piramitler gibi yayılacak”.[xli] Gluşkov projesinin maliyetinin 15 yıl içinde 20 milyar rubleden fazla olacağını ediyordu. Bu projenin uzay programı ve atom bombası projelerinin birlikte uygulanmasından dahi daha karmaşık ve zor olduğunu biliyordu biliyordu. Ancak yine de bu 15 yıllık sürenin sonunda planın, bütçeye 100 milyar ruble getireceğinde ısrarcıydı.[xlii]
Gluşkovun planıyla ilgili en büyük sorun, ancak tümüyle uygulandığında işe yarar olmasıydı. En tepede radikal bir idari reform olmadan, yerel optimizasyon anlamını yitirirdi. Bir fabrika müdürü bunu açıklıkla dile getiriyordu: “Maaş fonunun hisselerini yeniden tahsis edemem, devlet kararı ile geliyor. Dar boruların üretilmesi için bu fon daha büyük. Eğer siparişleri yeniden şekillendirirseniz, bu fonun stabilitesi bozulur. Önerinizi kabul etmek için bütün yönetim sisteminde reform lazım”.[xliii] Ekonomik sibernetikçiler, ekonomik mekanizmalarda ulusal ölçekte reform yapılmadan yerel optimizasyonun başarılamayacağını kabul ediyordu.[xliv]
Haziran 1964’de Gluşkov resmi teklifini hükümete sundu, ancak daha sonraki politik gelişmeler planlarını bozdu. Ekim ayında Kruşçev iktidardan düşürüldü ve Leonid Brejnev Parti Lideri, Aleksey Kosygin Başbakan oldu. Kasım’da Bakanlar Kurulu heyeti Gluşkov’un teklifini tartıştı ve plan, uygulanmasına katılması beklenen hükümet kurumlarının sert eleştirisi ile karşılaştı. Otomatikleştirilmiş ekonomik yönetim fikri ekonomi alanındaki mevcut güç hiyerarşisinin tahrip edilmesi tehdidini içeriyordu: bilgisayar merkezleri ağı üzerinden bilgi toplamak, Merkezi İstatistik İdaresinin rolünü hiçe sayacak, aynı zamanda otomatikleştirilmiş planlama Devlet Planlama Komitesinin (Gosplan) üst düzey ekonomik kararları alma tekelini de tehlikeye düşürecekti.
Hükümet kurumları Gluşkov’un reformuna doğrudan karşı çıkmak yerine, projeyi yavaşlatmaya ve iğdiş etmeye başladılar. Önce, Merkezi İstatistik İdaresi’ndeki memurlar merkezi veri bankasına doğrudan erişim önerisine itiraz ettiler. Bakanlar Kurulu Gluşkov’un teklifini “son halinin verilmesi” için onlara iletti. Bu kurum zaten ülke çapında istatistik toplama istasyonları ağına sahipti ve Gluşkov’un ulusal bilgisayar merkezleri ağı konseptini kendi ağının basitçe genişlemesi olarak sessizce dönüştürdü. Ancak bu fikir, Gosplan’a uymuyordu: bilgisayar ağı kendi planlama fonksiyonunu yitirdiğinden, tüm kaynaklar rakip hükümet kurumuna gidiyor gibi görünüyordu. Bakanlar Kurulu projeyi gereğince başka bir “rötuş” için Gosplan’a gönderdi. İki güçlü kurum Gluşkov’un projesini kendi amaçlarınca kullanmaya çalışmak için yarışırken, bir başka büyük yeniden yapılandırma Sovyet ekonomisini sarstı.
1965’de Kruşçev döneminin merkezsizleştirilmiş bölgesel ekonomik yönetim sistemi parçalandı, sanayi bakanlıkları için merkezileştirilmiş bir yönetim yapısı tekrar kuruldu. 1966’da Parti ve hükümet ekonomide bilgisayarlı yönetim bilgi sistemlerini kuracak büyük ölçekli bir programa yetki veren bir karar çıkardı. Karar planlamacılar ve istatistikçiler arasında verilmiş tipik bir bürokratik uzlaşmaydı: Merkezi İstatistik İdaresi ulusal bilgisayar merkezleri ağının geliştirilmesinden sorumluyken, farklı bakanlıklar kendi bilgisayar merkezlerini kurma ve kontrolleri altındaki işletmelerde bilgi yönetim sistemleri geliştirme yetkisi almıştı. Merkezi İstatistik İdaresi bölgesel bilgisayar merkezlerinin kurulmasını savunuyordu, ancak Gosplan ağı kendi departman yapısına, yani sanayi gruplarına göre organize etmekte ısrarcıydı. Tartışma sürerken, ağ planı ile ilgili hiçbir adım atılmadı.[xlv] Tekil işletmelerde ve merkezi kurumlarda bilgi yönetim sistemlerinin kurulması ad hoc bir temelde sürdü: 1966 ila 1970 arasında herhangi bir koordinasyon veya bağlantılı ağ olmadan bu tür 414 sistem kuruldu.[xlvi]
Bu sırada, ordu daha karmaşık ağ kapasitesine sahip yeni nesil dağıtımlı kumanda kontrol sistemlerine geçmişti. Hassas Mekanik ve Bilgisayar Teknolojisi Enstitüsü, Moskova’yı bir füze saldırısından korumak için oluşturulan “System A-35” kodlu bir füze savunma kompleksi için sekiz 5E92B bilgisayar ağı kurdu.[xlvii] Elektronik Kontrol Makineleri Enstitüsü’nden ayrılan Bilgisayar Kompleksleri Enstitüsü, Riga ve Murmanskta iki düğüm merkezi ve Moskova yakınlarında bir komuta-kontrol merkezi içeren bir erken uyarı sistemi ağı kurdu.[xlviii] Otomatik Ekipman Bilimsel Araştırma Enstitüsü de Stratejik Füze Güçleri için otomatikleştirilmiş kontrol sistemini desteklemek için başka bir ağ tasarlamıştı. Bu ağ ülke çapında bir kapsama sahipti ve düşük kaliteli iletişim kanalları üzerinden şifrelenmiş mesajları iletiyor, açık sistem yaklaşımı ve datagram anahtarlama kullanıyordu.[xlix]
Yaygın gizlilik nedeniyle, Sovyet ekonomisi, savunma sanayiindeki herhangi bir teknolojik yenilikten faydalanamıyordu. Gizlilik kısıtlamaları kaldırılsa bile, askeri teknolojileri sivil kullanım için dönüştürmek oldukça zor olacaktı. Güvenilmez unsurla uğraşan savunma sanayii mühendisleri bilgisayar tasarımını basitleştirmeye çalışıyorlardı. Karmaşık evrensel bilgisayarlar kurmak yerine, fiziksel bağlantılı algoritmaları olan, çok sayıda küçük uzmanlaşmış bilgisayarlar geliştirdiler. Her tür silah kendi bilgisayar tipi tarafından kontrol ediliyordu; Sovyet savunma sanayiinde toplamda 300’den fazla farklı çeşitte uzmanlaşmış bilgisayar geliştirildi.[l] Bunların ziyadesiyle spesifik tasarımları sivil bağlamda hiçbir işe yaramıyordu. Sovyet askeri-sanayi kompleksi bir bilgi “kara deliği” olarak işlev görüyordu; her şey içeri giriyordu ama hiçbir şey dışarı çıkmıyordu.
5. Sanal Sosyalizm: Bilgi Güçtür
Ülke çapında bir bilgisayar ağı kurma fikrinin yeni itici gücü, 1960’ların sonunda ortaya çıktı; Sovyet liderliği ABD’de ARPANET’in geliştirildiğini öğrendi. Gluşkov yeni bir teklifle çıkageldi, hem de eskisinden daha hevesli bir şekilde. Ulusal Ekonomi Muhasebe, Planlama ve Yönetimi için Bilgi Toplama ve İşleme Amacıyla, Ülke Çapında Otomatikleştirilmiş Yönetim Sistemi’ni (Rusça’da kısaltması OGAS, Resim 1) yaratmak için, tüm düzeylerdeki bilgi yönetim sistemlerini -tekil işletmelerden sanayi bazlı bakanlık sistemlerine, oradan bölgesel düğüm merkezlerinden de en üst hükümet düzeyine kadar- birleştirmeyi önerdi. Gluşkov otomatik yönetim sistemi tarafından kontrol edilen alan ne kadar büyükse, bunun iktisadi etkisinin de o kadar büyük olur düşüncesindeydi.[li] Ekonomik bilginin işlenmesi otomatikleştirilmediği takdirde 1980’lerin ortasına doğru Sovyetler Birliği’nin bütün yetişkin nüfusunun planlama, muhasebe ve yönetimle meşgul olacağı konusunda uyarılarda bulunuyordu.[lii]
Gluşkov, fikrini farklı hükümet kurumları nezdinde daha makbul hale getirmek için, OGAS’ın ekonominin kendisini kontrol etmeyeceğini, yalnızca bilginin ekonominin içinde akmasını sağlayacağını zekice öne sürdü. Gluşkov OGAS’ın, tekil bakanlıkların ekonomide kendi sektörlerini zaten kontrol ettiği ve bilgiyi kendi bilgisayar merkezlerinde biriktirdiği mevcut sistemin altını oymayacağında ısrar ediyordu. OGAS sadece sistemin daha etkin bir şekilde çalışmasını sağlayacaktı. “Ülke çapında bilgi akışını organize etmek için”, diyordu, “ekonominin yönetimini değil, tüm bilgi bankaları ve bilgisayar merkezlerinin kurumlar arası yönetimini merkezileştirmek gerekir”.[liii] OGAS bu nedenle bir ekonomik süper-kurum olarak değil, sadece bilgi işleme ve yazılım gelişimi için bir yönetim sistemi olarak betimleniyordu. OGAS’ın işlevlerinden biri, örneğin, ağ üzerindeki yükü dengeli bölüştürmek için özel “bilgi sevk istasyonları”nın yardımıyla programlama görevlerinin farklı bilgisayar merkezleri arasında yeniden dağıtılması olacaktı.
Gluşkov OGAS’ı en alt seviyeden en yukarıya kadar tüm muhtemel bilgileri biriktiren bir evrensel bilgi bankası yapmaya hevesliydi. Hatta OGAS’ın sadece verili bilgiyi değil, aynı zamanda bireylerden gelecek yenilikçi fikirleri de içereceğini önerecek kadar ileri götürüyordu fikrini: “Kontrol nesenesi sadece ekipman değil personel de olacağından, verili bir işletmedeki işçilerin yeni teknik, teknolojik, ekonomik ve örgütsel fikir ve projelerini de dahil etmeliyiz.”[liv]
Bazı liberal entelektüeller Gluşkov’un önerisini her yerde gözü ve kulağı olan bir izleme sisteminin heyulası olarak görmeye başladılar; diğerleri de teknolojik bir ütopya olarak görüp ciddiye almadılar. İktisatçılar büyük miktarda veriyi işlemenin çözüm olmadığını, karar almak için eldeki bilgiyi azaltmak gerektiğini öne sürüyordu: “Aşırı bilgi sadece yararsız değili zararlı da.”[lv] Yönetim uzmanları bilgi yönetim sistemlerinin “Amerikan şirketlerindeki demode muhasebe ve istatistik tutma yöntemlerini düpedüz güçlendirdiğini” ileri sürdü ve önce yönetim reformunun uygulanması, sonra bilgisayarlı otomasyona geçilmesinde ısrar etti.[lvi]
Gluşkov ise bilgisayarlı otomasyonu bir reform aracı olarak görüyordu. Görevinin “yalnızca bilimsel ve teknik değil, aynı zamanda politik de olduğuna” inanıyordu[lvii]. Reformun ancak en yukarıdan gelebileceğini düşünüyor ve Sovyet liderliğini OGAS’ı desteklemeye ikna etmeye çaba harcıyordu. Sonuç itibariyle, Yirmi Dördüncü Parti Kongresi’nin 1971’de yayımlanan taslak kararı, OGAS projesini tam ölçekli olarak yetkilendirdi ancak bu karar daha sonra geri çekildi. Sovyet liderliği OGAS projesinin kurulmuş güç dengesini bozma tehdidiyle doğrudan politik göndermeler içerdiğini anlamıştı. Kongreden kısa bir süre önce Politbüro OGAS planını küçültmeye karar vermişti. Bu karar, yalnızca tekil bilgi yönetim sisteminin yaygınlaştırılmasını istiyor, tüm ekonomi için otomatikleştirilmiş bir yönetim sisteminin yaratılmasını rafa kaldırıyordu. Ülke çapında bilgisayar merkezlerinin kurulması planları sürdü, ancak sadece kağıt üstünde. Net bir ekonomik amacı olmadan, ülke çapında maliyeti yüksek bir ağ kurma işinin uygulanması çok güç olacaktı.
Bakanlık yetkilileri, ellerinde bulundurdukları gücü kaybetmeksizin sibernetikten yararlanmanın birçok yolu olduğunu anlamışlardı. Her bir bakanlık kendi bilgisayar merkezini kurdu ve iç ihtiyaçları için bilgi yönetim sistemleri geliştirdi. 1971-75 arasında, bu sistemlerin sayısı neredeyse yediye katlandı, ancak bunlar çoğunlukla uyumsuz donanım ve yazılımlar kullanıyor ve herhangi bir kurumlar arası ağ oluşturmuyordu.
Sovyet sanayi bakanlıkları uzmanlaşmış bilgi yönetim sistemleri kurarak, kendi alt işletmeleri üzerindeki merkezi kontrollerini güçlendirmek amacıyla bir teknik temel oluşturmuş oldu. Artık bakanlıklar herhangi bir rakip kurum ile bilgi/güç paylaşmak zorunda değildi. Aksine, her bakanlık hassas bilgi üzerindeki kontrolünü güçlendirmek için bilgisayar teknolojisini kullanabilirdi. Bir yetkili bu durumu şöyle açıklıyordu: “Metalurji Bakanlığı ne üretileceğine karar verir, İkmal Bakanlığı da onu nasıl dağıtacağına. Her ikisi de güçlerini bir diğerine teslim etmek zorunda değil.”[lviii] Bir diğeri, “farklı bakanlıkların olması sanki farklı hükümetlerin olması gibi” diyordu[lix].
Parti kongrelerinde yeni ekonomik planlar tartışıldıkça, benzer hikayeler her beş yılda bir tekrarlandı. 1976’daki Yirmi Beşinci Kongre ve 1981’deki Yirmi Altıncı Kongre OGAS projesinin yeniden dirilmiş versiyonlarını onayladı. Ancak bilgisayar merkezleri ağı kurma çabası her seferinde bakanlık düzeyine gelince durdu ve ulusal ölçeğe ulaşamadı.
Bilgisayarlı yönetim sistemleri uyumlu olduğunda, farklı işletmeleri birleştirmeye hizmet edebilir, ancak uyumsuzlarsa, onları aynı etkiyle bölebilir. Bakanlıklar branş bazlı uyumsuz sistemlerin gelişmesini hızlandırarak ülke çapında bilgisayar ağı fikrini etkin bir şekilde engelledi.[lx] 1970’lerde çok sayıda branş ağları sivil havacılık, hava tahmini, bankacılık ve akademik araştırmalar için bağımsız olarak geliştirildi[lxi]. Çoğu, Sovyetler Birliği ile birlikte çöktü. İnternet tipi yeni ağlar 1990’larda ortaya çıktı ve bu sefer hükümet tarafından değil, ticari işletmeler tarafından yaratıldı.
6. Sonuç: Ağdan Yamaya
1960’larda, Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi, Birleşik Krallık ve ABD’de de bilgisayar teknolojileri “politika araçları” haline geldi[lxii]. Örneğin, İngiliz hükümeti, bir paket anahtarlama ağına dair ön teklifi finanse etmemişti, çünkü o zamanlar net ticari değeri olan teknolojik projeleri desteklemeyi seçmişti ve bilgisayar ağları bu profile uymuyor gibiydi.
Ancak ABD hükümetinin öncelikleri Soğuk Savaşın gerekleri ile belirleniyordu ve Savunma Bakanlığı ve diğer kurumlar aracılığıyla ilk paket anahtarlama ağı ARPANET de dahil olmak üzere geniş bir dizi bilgisayar girişimlerini finanse etti. Sovyet ve Britanya makamlarının tersine, ABD hükümeti askeri sektörden sivil sektöre yeni teknolojilerin transferini serbestçe alınabilecek şekilde yaparak ve gelecek gelişimler için teşvik sağlayarak kolaylaştırdı. ABD’de hükümet yeni teknolojileri desteklerken, yeni kullanımlar ise bilgisayarın önce bir iş makinesi olarak sonra da iletişim aygıtı olarak yeniden keşfedilmesinden faydalanan özel şirketler tarafından teşvik edildi[lxiii].
Sovyet liderleri de ulusal bilgisayar ağını bir “politika aracı” olarak tahayyül etmişti. Böyle bir ağ kurulması fikri, ulusal çapta otomasyonlu bir yönetim sistemi inşa edilerek ekonomiyi yeniden şekillendirme amaçlı geniş kapsamlı teklifler üzerinden doğmuştu. Bilgisayar ağının kaderi, derin politik ve toplumsal sonuçları olan bu daha geniş kapsamlı tekliflerin kaderine bağlıydı. Bir ekonomik reform olarak otomatik yönetimin sibernetik vizyonu, Sovyet sibernetikçilerinin teknoratik tutkuları tarafından tetikleniyordu. Onlar, teknolojik bir çözümün – ki bu doğru matematik model, etkili bir algoritma ve güçlü bir bilgisayar ağını kapsıyordu – sosyo-ekonomik bir değişiklik meydana getireceğini ve hem tekil işletmeleri güçlendirip hem de ulusal ölçekte planlamaya yardımcı olacağına inanıyordu.
Sovyet sibernetikçileri organik, kendi kendini düzenleyen bir sistem öngörmüştü, ancak mantığa aykırı bir biçimde, bunu yukarıdan bir kararname ile inşa etmekte ısrarcıydılar. Aşağıdan, kademeli olarak büyümeye karşı çıktılar çünkü tekil parçalar kapsamlı bir ulusal sistem olmadan etkin bir şekilde işlev gösteremeyecekti ve kademeli bir yaklaşım sadece var olan pratikleri muhafaza edecekti. Ancak herhangi bir tekil parçası uygulanabilir olmayan ulusal bir yönetim sisteminin kendisi de uygulanabilir değildir.
Bu vizyon Allende’nin Şili’sinde daha küçük bir ölçekte uygulandı. Britanyalı sibernetikçi Stafford Beer ulusal otomatik ekonomik yönetim sistemi olan Cybersyn’i tasarladı. Cybersyn’in tüm planlama sistemi içinde tekil işletmelere maksimum özerklik sağlaması bekleniyordu. Ancak OGAS’da olduğu gibi, Cybersyn’in fiili uygulaması da kendi ilk hedefini kendisi yıktı: Yeni teknoloji “ devrimci bir değişimden ziyade, Allende’nin başkanlığından önce işçileri güçsüzleştiren yönetim pratiklerinin daha da sağlamlaşmasına yol açtı.”[lxiv]
Kullanıcıların ve teknolojinin “eş-inşa”sı üzerine son dönem araştırmalar, yeni teknolojilerin tanımlanması, değiştirilmesi, yeniden tasarlanması ve onlara karşı direnmede kullanıcıların rolünün altını çiziyor ve teknolojinin kullanıcıların tanımı ve dönüşümü üzerindeki etkilerini araştırıyor.[lxv] Sovyet ulusal bilgisayar ağı üzerine tartışmalarda çeşitli taraflar, bilgisayar ağlarını merkezileşme veya merkezsizleşme aracı olarak kullanıp kullanmamayı, bilgi döngüsü için bir alan veya bilgi için güvenli bir depo, bir reform aracı veya mevcut yönetim sisteminin bir parçası olup olmadığını tartıştı. Kullanıcının konumu da tartışmalıydı. Sibernetikçiler tüm hükümet kurumlarında bilgi yönetimini gözlemlemek için yeni bir merkezi kurum inşa etmeyi umuyordu, ancak tekil bakanlıklar bilgi yönetim sistemlerinde temel kullanıcıların rolünü kendine mal etmekte başarılı oldu. Bu kullanıcılar bilgi sistemleri teknolojisini ortaya çıkar çıkmaz yeniden yorumladı ve şekillendirdi. Esas olan ulusal ağ konseptini bakanlıklara bağlı bir derme çatma bir veri bankasına dönüştürdü. Kullanıcılar ayruca ARPANET’i de yeniden tanımladı. Bu ağ, ilk işlevi olan kaynak paylaşımını yerine getiremedi ancak e-posta hizmeti yeni gözde olarak ortaya çıktığından, bir iletişim alanı olarak büyük bir başarı kazandı.[lxvi] ARPANET için bulunan bu yeni temel, ağın daha fazla büyümesini teşvik etti. Buna karşın, bilgi yönetim kontrolü arayışındaki Sovyet vakası, ağın birbirinden kopuk adalar şeklinde kopmasını kolaylaştırdı. Sibernetikçiler, Sovyet hükümetini, kullanımını hükümetin kendisnin tanımladığı bir teknolojik amaçla reforme etmeyi hedefliyordu. Bu da doğal olarak, aracın kendisinin bir reform aracından statükonun payandası olarak dönüşümüne yol açtı.
DİPNOTLAR
[i] 1948 klasiğinde sunulduğu gibi (Wiener, Cybernetics), sibernetik kontrol mühendisliği ve bilgi teorileri kavramlarını birleştirerek kendi kendini düzenleyen makinelerde, canlı organizmalarda ve toplumda öz-organizasyon ve amaçlı davranış evrensel mekanizması çıkarmak istiyordu. Sibernetik bakış makine analojilerinin geniş çeşitlerinden yararlanmakta: nöro-fizyolojik ve ekonomik süreçler geri bildirim kontrollü servomekanizma ile karşılaştırıldı, insan iletişimi gürültülü kanallar üzerinden transfer olarak yorumlandı ve sinir sistemi bilgisayarla karşılaştırıldı.
[ii] Kitov, ‘Kibernetika i upravlenie,’ 207, 216.
[iii] 1950ler–1970lerdeki Sovyet sibernetikçilerinin genel tarihi için, bkz. Gerovitch, From Newspeak to Cyberspeak.
[iv] Malcolm, ‘Review,’ 1012.
[v] Conway ve Siegelman, Dark Hero, 391.
[vi] Ibid., 318.
[vii] Arthur Schlesinger, Jr., ‘dan Robert Kennedy’e, 20 Ekim 1962; Schlesinger Personal Papers, John F. Kennedy Library, Boston, Mass., box WH7, ‘Cybernetics.’
[viii] Goodman, ‘Computing,’ 545.
[ix] Judy, ‘Soviet Economy,’ 642.
[x] Medvedev ve Medvedev, Khrushchev, 107.
[xi] Judy, ‘Soviet Economy,’ 643.
[xii] Matematiksel ekonominin Sovyetlerdeki gelişimine dair tarihi bir bakış için, bkz. Ellman, Planning Problems, 1–17
[xiii] Nesmeianov ve Topchiev, Merkez Komite toplantısına sunum, 14 Ekim 1957; Rusya Çağdaş Tarih Devlet Arşivi, Moskova, f.5, op. 35, d. 70, l. 119
[xiv] ABD’de sibernetik tarihi için bkz. Heims, Constructing a Social Science
[xv] Sovyet ‘ekonomik sibernetik’ ’için bkz. Gerovitch, From Newspeak to Cyberspeak, 264–84, ve burada alıntılanan literatür
[xvi] Bruk, ‘Perspektivy primeneniia,’ 147.
[xvii] Beissinger, Scientific Management, 165.
[xviii] Berg, ‘Ekonomicheskaia kibernetika,’ 148.
[xix] SAGE tarihi için bkz. Edwards, Closed World, bölüm. 3.
[xx] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm. 3 ve 4
[xxi] a.g.e, bölüm. 4; Pervov, Sistemy, 40–43; Trogemann et al., Computing in Russia, 215–20
[xxii] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm 4; Pervov, Sistemy, 142–48.
[xxiii] Bruk, ‘Perspektivy primeneniia,’ 147.
[xxiv] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm 3.3.
[xxv] Kitov’dan Kruşçev’e, 7 Ocak 1959; Kitov mektupları, Moskova Politeknik Müzesi.
[xxvi] Berg et al., ‘Possibility of Automation,’ 130–31.
[xxvii] Berg et al., ‘Radioelektroniku – na sluzhbu.’
[xxviii] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, chap. 2.2.
[xxix] Kitov, ‘Chelovek,’ 45.
[xxx] Kharkevich, ‘Informatsiia i tekhnika.’
[xxxi] İstihbarat ile Parti ve hükümetin toplantı tutanakları, 8 Mart 1963; Rusya Sosyo-Politik Tarih Devlet Arşivi, Moskova, f. 17, op. 165, d. 164, l. 196.
[xxxii] Wiener, Human Use.
[xxxiii] İstihbarat ile Parti ve hükümetin toplantı tutanakları, 8 Mart 1963; Rusya Sosyo-Politik Tarih Devlet Arşivi, Moskova, f. 17, op. 165, d. 163, l. 89. Rutin sosyal kontrol ve karşılıklı izlemenin rolü için bkz. Kharkhordin, The Collective and the Individual
[xxxiv] Keeny, Jr, ‘Search for Soviet Cybernetics,’ 85.
[xxxv] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm. 2.
[xxxvi] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm. 2.
[xxxvii] Gluşkov ve Fedorenko, ‘Problemy vnedreniia,’ 87–88. Ayrıca Bkz. Judy, ‘Information, Control.’
[xxxviii] Kapitonova ve Letichevskii, Paradigmy i idei, 191–92.
[xxxix] Neuberger, ‘Libermanism,’ 142.
[xl] Evsei Liberman, Cave’den alıntı, Computers, 46.
[xli] Popov, Problemy teorii, 160.
[xlii] Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm. 2.
[xliii] Zalgaller’den alıntı, ‘Vospominaniia,’ 451.
[xliv] Bkz. ‘Ekonomisty i matematiki za “Kruglym stolom.”
[xlv] Bkz. Bartol, ‘Soviet Computer Centres.’
[xlvi] Conyngham, ‘Technology,’ 430.
[xlvii] Pervov, Sistemy, 183–84.
[xlviii] Ibid., 239–46.
[xlix] Filinov ve Zakharov, ‘Igor’ Aleksandrovich Mizin’; Malinovsky, Pioneers of Soviet Computing, bölüm. 4.
[l] Trogemann et al., Computing in Russia, 212–13
[li] Maksimovich, Besedy s akademikom, 66.
[lii] a.g.e, 56.
[liii] Kapitonova ve Letichevskii, Paradigmy i idei, 189.
[liv] Gluşkov, Kibernetika, 92.
[lv] Birman, ‘Dissent,’ 14.
[lvi] Mil’ner, ‘Lessons,’ 9.
[lvii] Malinovskii, Istoriia vychislitel’noi tekhniki, 162.
[lviii] Zalgaller’den alıntı, ‘Vospominaniia,’ 451.
[lix] Golovachev, ‘Hercules,’ 72.
[lx] Brejnev döneminde planlama ve yönetimin otomasyonu için bkz. Beissinger, Scientific Management; Conyngham, ‘Technology,’ ve Cave, Computers.
[lxi]Goodman, ‘Computing’; Trogemann et al., Computing in Russia, 168–76.
[lxii]Abbate, Inventing the Internet, 40.
[lxiii] a.g.e, bölüm. 1; Mowery and Simcoe, ‘Is the Internet’; National Research Council, Funding a Revolution; ve Norberg ve O’Neill, Transforming Computer Technology.
[lxiv] Medina, ‘Designing Freedom,’ 602.
[lxv] Oudshoorn ve Pinch, How Users Matter
[lxvi]Abbate, Inventing the Internet, 104–11.